Dil ediniminin en yoğun, en aktif ve en uzun vadeli olduğu süreç erken yaşlarda meydana gelmektedir. Dolayısıyla bütün yabancı dillerde ve yeni bilgilerde olduğu gibi, İngilizce de ne kadar erken yaşta başlanırsa, dil o kadar kolay ve kalıcı öğrenilmektedir. Küçük çocuklarda dil öğrenme kendiliğinden gelişen bir süreçtir. Yetişkinlerin tersine, bilinçli bir öğrenme olmadan da dil öğrenmeye isteklidirler. Çünkü çocuklar, özel bir durumları söz konusu değilse, konuşulanları duyma, tekrarlama/taklit etme ve kuralları kendi kendilerine algılama yeteneğine sahiptirler.
Çocuklar, ana dillerini öğrenebilmek için doğuştan sahip oldukları dil öğrenme yeteneklerini İngilizce öğrenmek için de kullanabileceklerini kısa zamanda fark ederler.
Çocukların İngilizce'yi günlük hayatlarıyla özdeşleştirmek için daha çok imkânları vardır. Okul programları buna uygun oluşturulduğunda, zihinleri bir yetişkin kadar çok bilgiyle dolmadığından öğrendiklerini daha kolay akıllarında tutabilirler. Dil öğrenirken bir yetişkin gibi strese girmezler.
Küçük yaşlarda ikinci bir dili öğrenmeye başlayan çocuklar, hayatlarının ilerleyen dönemlerinde üçüncü, dördüncü dili öğrenmeye çalıştıklarında aynı doğal öğrenme yeteneklerini kullanırlar. Bu sayede, sadece ana dilini bilen bir çocuğa oranla yeni dil öğrenme yetenekleri daha gelişmiş olur. Dili kendiliğinden öğrenen çocukların diğer çocuk ve yetişkinlere göre dil telaffuzları daha iyi olur. Ayrıca yabancı dile ve dili konuşan kültüre karşı yüksek duyarlılık gösterirler.